İcabe Mescidi
Melik Faysal caddesi'nde (şariu's-sittın) Cennetü’I-baki"nin yaklaşık 385 m. kuzeyinde Mescid-i Nebevi'ye 580 m. uzaklıktadır. Ensardan Beni Muaviye b. Malik b. Avf toprağında bulunduğu için bu adla da anılır.
ResuI-i Ekrem ashabından bir grupla birlikte Beni Muaviye Mescidi'ne uğramış, iki rek'at namaz kılmış ve ardından uzunca bir süre dua ettikten sonra orada bulunanlara şunları söylemiştir: "Rabbimden üçşey istedim. Bana ikisini verdi, birini vermedi. Rabbimden ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini istedim, onu bana verdi. Ondan ümmetimi suda boğarak helak etmemesini diledim, onu da verdi. Felaketlerini kendi aralarında vermemesini (tefrikaya düşmemelerini) diledim, bunu bana vermedi" (Müslim, "Fiten", 20). Resulullah'ın duasının Cenab-ı Hak tarafından kabulü dolayısıyla bu cami Mescid-i ıcabe diye anılmıştır.
Hicretin 9. (631) yılında Medine'ye gelen Necran heyeti ile Hz. Peygamber arasında hristiyanlık konusunda tartışma meydana gelmiş, nazil olan ayet (Ali ımran 3/61) doğrultusunda Hz. Peygamber yanına Hz. Ali. Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i alarak Necran heyetinin yanına gitmiş ve ilgili ayetleri okuyarak kendilerini Mescid-i ıcabe'nin bulunduğu yerde mübaheleye (beddua) davet etmişti. Ancak NecranIılar Hz. Muhammed'in peygamber olma ihtimalini göz önüne alarak buna cesaret edememişlerdi. Bu olay sebebiyle adı geçen cami Mescid-i Mübahele diye de anılır.
Hz. Peygamber zamanında mescid haline getirilen mekanlardan olan Mescid-i ıcabe uzun süre üstü açık olarak hizmet vermişti. Burayı ziyaret edenler nafile namaz kıldıktan sonra Hz. Peygamber'in yaptığı duayı okumayı adet edinmişlerdi. II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid zamanlarında imar gören Mescid-i ıcabe 1997' de yeniden inşa edildi ve çevresindeki sosyal tesislerle birlikte yaklaşık 1200 m2'lik bir alana ulaştı. (Hicaz Albümü, Diyanet ışleri Başkanlığı)